henüz çocukken gözlerimden birini almışlardı benden. aylar önce. fazla sorun etmedim, nasıl olsa o bensiz de sağ olarak kalmaya devam edecekti ve korsancılık oyununda yeterince tecrübeliydim. ama gözüm, masanın üzerindeki gözüm; ona yapmadıklarını bırakmadılar. herşeyi gösterdiler önce, en minik çentiğine kadar herşeyi; sağ kaşımın altında kırmızı bir et parçası sallanıyordu ve gözüm herşeyi gördü. ona şarkı da söylettiler. gereksiz söz oyunlarından başka çekici bir yanı olmayan iphamın pesi‘ni, baştan sona, tekrar tekrar; zaten dans ediyorlardı, sıkılmışlardı, bir tane bile şarkı bilmiyorlardı, bari bilen birine söyletselerdi falan filan. yağmacılar! gözüm orada, masanın üstünde apaçık durmuş onlara bakıyordu, sağdı, şarkı söylüyordu.
aylar geçti; daha fazla büyümedim. ama sürdürdüm başka gökyüzlerinde hep aynı yıldıza bakmayı. ara sıra bordo bulutlar geçiyordu yüzümden, sıyırıp attım teker teker. biliyordum, o da bakıyordu, sürülerce gökyüzünde hep aynı yıldıza, kurumuş bir köşede yaşlı çocuk haliyle bakıyordu. apaçık değil mi bu? yıldızına bakıyor. onları asla affetmedim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder