önce, hepsinden önce o babam yaşındaki adam bayım, kavuna benzeyen o adam, koskoca burunlu, çocukluğundaki adını hatırlamayan, on parmağında on iş, marifet değil, her gece, allahın her gecesi meyhane dolusu içip, endişelerde boğulan o kral, kendini yatağa atıp sabahı bulduğunda, yanında önemsiz bir kadın, ama o, o iş bitirici kral artık kekeme bayım, keskin bakışları delik, yüzü dolandığı çarşafın beyazı. size söylüyorum bayım, bu insanlar ordalar, ordalar, ve düşünmüyorlar,
istiyorlar.
ve diğeri. darmadağınık saçları gün boyu, tarak görmemiş, bu adam bayım, elini bir kere başına götürmeyen bu adam, pabucunu ters çevirip elinde taşıyarak bütün gün dolaşır, avare avare dolaşır, günlerce bayım. o pis gömleğini sefalet içindeki insanlara bağışlasa yüzüne bakılmayacak bu adamın bir de karısı vardır, şehirli, ya da ne bileyim, başka bir şehirli, ve bu adam, bu minik şeytan, evden çıkmadan hemen önce küçük şapkasını geçirip kafasına, kısa ceketini giyip kollarını çekiştirerek boktan arabasına atladığında, onun küçük işleriyle ilgilenir. sonra durur araba bir yerde, havalı havalı iner külüstürden ve etrafta dolaşır, hakikaten çok havalıdır, o kadar havalıdır ki nefes dahi alamıyordur. zengin görünmek için meteliğe ihtiyacınız yok bayım, zengin olmak için meteliğe ihtiyacınız yok. size söylüyorum bayım, bu insanlar ordalar, ordalar, ve yaşamıyorlar,
aldatıyorlar.
ve diğerleri. bir anne, bebeğiyle, hiç konuşmayan bir anne, ya da konuşmasının bir anlamı olmayan, ve o melek yüzü akşamdan sabaha, ve o beyaz ve bol ve ucuz kumaştan geceliğiyle kocasının bıyıkları altında, sabaha, akşamaysa sofrada dünden kalan ılık çorba, kocası ve tayfası masaya oturup içerken o da izleyecek ellerini bacaklarının arasında birleştirip, hüşşhp, hüşşhp, ve babasının cesediyle birlikte gömülen o kıvrık, yapışkan bıyığı düşünecek. ve o sırada mutfağa o çok yaşlı, eli ayağı tutmayan titrek ninesi girecek bi saatte, ancak bi saatte bayım, ancak, ama aldırmayacaklar, ölümünü bekledikleri için, ölümünü bekledikleri için duymayacaklar zavallı, titrek ellerinin ne dediğini; çünkü para onda bayım, para onda. size söylüyorum, bu insanlar ordalar, ordalar bayım, ve konuşmuyorlar,
sayıyorlar,
parmaklarıyla.
ve o, o dünyalar güzeli, hatta güneşler, ve aylar, ve onu sevdiğim kadar beni seven kadın, benim tatlı kedim. bir evimiz olacağını anlatıyoruz birbirimize, bir sürü penceresi olan ve nerdeyse duvarsız, bizim evimiz, ve orada yaşamanın ne kadar güzel olacağını, huzur dolu, mutlu; ama, ama olmazsa, yani hiç değilse... yani belki... onlar aramızdalar ve bunu istemiyorlar bayım, onlar istemiyorlar! onlar... diyorlar ki, o benim için fazla güzelmiş! ve ben anca derisini yüzebilirmişim kedilerin; ben hiç kedi öldürmedim bayım! hiç! ya da, ya da çok uzun zaman önce... hatırlamıyorum... ya da iyi bakmadıklarında... sonuçta, onlar bayım, onlar istemediler... bazen, birbirimize baktığımızda, iyice baktığımızda, defolup gideceğini söylüyor gözlerinin kenarındaki bir iki damlayla, benimle birlikte defolup gideceğini buradan, beni takip edeceğini. ve o an, işte o an inanıyorum bayım! ona inanıyorum, sadece bir anlığına. çünkü bayım, onlar ordalar, ordalar ve hiçbir yere gitmiyorlar, hiçbir yere gitmiyorlar bayım, hiçbir yere, gitmiyorsunuz.
ama,
ama geç oldu, artık eve gitmem gerek bayım, geç oldu.
25 Nisan 2008 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
rolling stones sizin için söylüyor bayım, "play with fire".. aman diyeyim çıplak elle ateşle oynamayın..
kalın sağlıcakla.
salincakla kalsin, salincakla.
Yorum Gönder